PRP, trombositten zengin plasma , kişinin kendi kanını santrifüj ederek içindeki kırmızı kan hücrelerin çıkarılması ve böylece trombositten zengin bir plasmanın sağlanması ile elde edilir. Kalan plasma tam kandan 5 ila 10 kat daha yüksek büyüme faktörleri konsantrasyonuna sahiptir. Vücutta bir hasar meydana geldiğinde trombositler bu bölgeye ulaşarak iyileşmeyi sağlar ve kök hücreleri bu bölgeye sevkeder. Temel bilimden klinik uygulamaya geçilemesinin hastalıkların doğa olarak iyileştirilmesi mantığı yatmaktadır.
PRP ilk defa yaklaşık 50 yıl önce kanında trombosit sayısı az olan hastaları tedavi etmek için kullanılmıştır. Trombosit sayısı damarlardaki kandan daha fazla yüksek olan plazmayı tanımlamak için PRP terimi kullanıldı. PRP’nin antienflamatuvar özellikleri ile hücre çoğalmasını ve yenilemesini uyarması nedeni ile plastik cerrahi, dermatoloji, üroloji, jinekoloji ve kas iskelet sistemi yaralanmalarında klinik kullanımında yerini bulmuştur. Dermatoloji’de yara iyileştirilmesi, saç dökülmesi ve cilt gençleştirilmesi gibi alanlarda sıklıkla kullanılmasından sonra jinekolojide de tercih edilen bir yöntem olmuştur. Özellikle dermatoloji ve jinekolojide ameliyatsız bir gençleştirme sağladığı için popülerliği giderek artmakta, bu konuda yapılan tıbbi çalışmalar ve yayınlar daha çok ümit vadetmektedir.
Jinekolojide başlarda yara iyileşmesi açısından riskli olan kadınlarda (obesite, steroid kullanımı, diabet gibi) sezaryen sonrası PRP uygulanan hastalarda istatistiksel olarak anlamlı daha hızlı bir iyileşme görülmüştür. Ayrıca kortikosteroid tedavisne dirençli özellikle menopoz sonrası çok rahatsızlık verici olabileck bir surum olan Liken Sklerosiz, egzema gibi vulvar distrofilerin tedavisinde de kullanılmış ve yüz güldürücü sonuçlar alınmıştır.
Kadınlarda cinsel işlev bozukluğunda ameliyatsız ve ayaktan yapılan bir tedavi olması nedeni ile çok sıklıkla kullanılan bir yöntem olmuştur. Lokal anestezi altındfa vaginanın belirlie noktalarına uygulanan PRP, diğer biline adıyla ‘O-Shot’, dokunun yenilenmediğini uyararak seksüel fonksiyonlar üzerinde hızlı bir iyileşme sağlar.
Özellikle menopoz sonrası dönemde meydana gelen vajinal kuruluk ve buna bağlı gelişen ağrılı cinsel ilişki veya ilişkiye girememe sorununda hızlı, güvenli ve tatmin edici sonuçlar elde edilmektedir.
Menopoz ve bundan yaklaşık 3-4 sene öncesini de kapsayan perimenopozal dönemde özellikle östrojen hormonunun azalmasıyla kadın vücudunda ve psikolojisinde ciddi değişimler meydana gelmektedir. Bu değişiler ve yaşlanma süreci farklı kültürlerde değişen oranlarda doğal karşılanıp sorunlar gözardı edilebilmektedir. Estrojen eksikliğine bağlı vagina cildinde incelme , elastikiyetini kaybetme , dış genitallerde şekil bozuklukları , vaginal ıslaklığı kaybetme gibi sorunlar sıklıkla meydana gelmekte ve tüm bunlar kadınlarda cinsel problemlere yol açmaktadır. PRP uygulaması bu bölgedeki kök hücreleri çoğaltarak vaginadaki kolajen ve elastin üretimin destekler. Böylece bir anlamda vaginal antiaging (vaginal gençleştirme) tedavisi uygulanmış olur. Vaginanın esnekliğini geri kazanılması ve özellikle ilişki esnasında kayganlığının tekrar sağlanması kadının seks hayatında oldukça dramatik bir iyileştirme sağlar.
Bütün bunların yanında erken menopoz, infertilite gibi durumlarda yumurtalıklara uygulanan PRP tedavisinin faydası henüz klinik olarak kanıtlanmamıştır ve bu konu ile ilgili çalışmalar devam etmektedir.